Gazel
Rind-i melâmetiz bizim hâtırımız güzeldedir
Bize öğüt veren sanır gönül ile göz eldedir
Kend’özüne ver öğüdün yürü ey zâhidim diyen
Mahv idemezsin alnımın yazısı çün ezeldedir
Tanrı sever güzelleri biz sevicek hatâ mıdır
Göstereyim mi âyetin kim bilesin ne zeldedir
Sûret ü nakşı gözleyen kâfir ü büt-perest olur
‘Âşık-ı sâdık olanın hâtırı lem-yezeldedir
Şeyhî bahâr günleri menfa’ati yok öğüdün
Fikri şarâb u şâhid ü çeng ü ney ü gazeldedir
**********
Gazel
Sanemâ gün yüzün âyine-i cândır bilirim
Dü cihân nakşı kamu anda ‘ayândır bilirim
Kandı nakkâş kim ol dâ’ire-i hüsnünden
Nokta tasvîr ide üstâd-ı cihândır bilirim
Gamzen eydir ki gönül şehrini virân ederim
Şehriyârın elinde hükmü revândır bilirim
Gözünün kaşının anlayamazam hîlelerin
İlle bu fitne vü ol âfet-i cândır bilirim
Ni’met-i kahr ile kim kulların anar idin
Bizi yâd eylemedin hayli zamândır bilirim
Ey riyâlı ‘ameli asılsı bilen sûfî
Gider ol fikri ki îmâna ziyândır bilirim
Çemen ü yâr u mey ü sâz gerek Şeyhî’ye bes
Kalanı gussa vü gam ‘îş hemândır bilirim
**********
Gazel
Didüm visâline irmek didi hayâl-ı muhâl
Didüm cemâlüni görmek didi mübârek fâl
Didüm yüzümi yüzüne didi sürme yüzin
Didüm tozunı gözüme didi ki sürmedür al
Didüm ki kaametün âfet didi ne togru haber
Didüm ki kaşlarun eğri didi ne egri hayâl
Didüm yitürdi kemâlün didi eyâ noksân
Didüm irürdi cemâlün didi güneşe zevâl
Didüm ki Şeyhî’yi ışkun didi ki öldüriser
Didüm harâmi gözüne didi kanı halâl
**********
Gazel
Çün yüzün vasfı bülbüle düşdü
Bâğ arasına gulgule düşdü
Yanağı lutfun lâle öğerdi
Gülşen içinde gül güle düşdü
Zülfün ü halin her ki göre der
Sünbül-i terdir fülfüle düşdü
Şâh meğer kim cân dilemişdir
Uşda benim der kul kula düşdü
Dilbere kulluk bizlere lâyık
Haydar’a hizmet Düldül’e düşdü
Def’-i melâl edemedi bülbül
Şimdi işimiz mülmüle düşdü
Lebleri câmın söyledi Şeyhî
Şîşe safâdan kulkule düşdü
**********
Gazel
Ölme gönül firaak ile Îsâ-nefes gelür
Yanma ciger figaan ile feryâd-res gelür
Can bülbili teferrüc-i dîdâr kılmasa
Firdevs bostânı gözüne kafes gelür
Her bî-haber ne bile mahabbet safâsını
Nâ-merde aşk u derd hevâ vü heves gelür
Bilmez kimesne kaafile-i dûstdan haber
Geh geh budur kulaguma bang-ı ceres gelür
Şeyhî ko peşpeşeyi dahı şehbâzı kıl şikâr
Sîmürg-i himet olana âlem meges gelür
**********
Gazel
Gönül almaga kıldun âl iy dost
Ne gönül cânı dahı al iy dost
Şol harâmî gözüne kan içmek
Emdügün süd bigi helâl iy dost
Ne saâdetlü ilduzun var kim
Kutlu olur görene fâl iy dost
Biz kula sabr u sen şeha insâf
Bu iki oldu key muhâl iy dost
Geçmezem kaametün hevâsından
Ki budur hadd-i i’tidâl iy dost
Boynuma sal saçun belâsını kim
Olmasun boynuna vebâl iy dost
Sâz ü söz ile ûd isem ne aceb
Işk eli virdi gûş-mâl iy dost
Gönül uçmak diler kapunda veli
Can kuşıdur şikeste-bâl iy dost
Zülfin uzatdı gam hikâyetini
Kanı Şeyhî’de ol mecâl iy dost
**********
Gazel
Zâhidi gör ki gezer ‘aşk ile meyhâneleri
Göreli sendeki ol nergis-i mestâneleri
Yüzü gül şem’ine karşı yakılıp yanmak için
Kığırıp cem’ iderem her gece pervâneleri
Ol perî şânınadır zülfü perîşânına gör
Dağıtır müşk ile anber urıcak şâneleri
İtinin ayağına yüz süre baydak gibi şâh
Anda kim mât ede bir lu’b ile ferzâneleri
Şâh olur mülk-i cihâna bulur ol genc-i nihân
Her ki ma’mûr ide ’adl ile bu vîrâneleri
Vargıl ey zâhid-i hod-bîn bana efsûn okuma
Ben de çok okumuşam halka bu efsâneleri
Leb ü dendânını Şeyhî dil ile vasf edicek
Nice hoş nazm eder ol la’l ile dürdâneleri
**********
Gazel
Cihân hüsnü yüzünden bir varakdır
Ki her bir harfi bin câna sebakdır
Kulum demiş keremden serve kaddin
Yüce hikmetlinin gönlü aşakdır
Rakîbin koyup urdum eşiğe yüz
Ana hürmet gerek kim ulurakdır
Gözüm yaşını âhım şefkatinden
Çıkardı göklere adı şafakdır
Gönül bin cân verir sana ‘aceb bu
İki ‘âlemde varı bir ramakdır
Harâmî gözlerin ne kan içerse
Helâl olsun ana kim ‘ayn-ı hakkdır
Yüzün şerh edeli gülşende Şeyhî
Hayâdan gül yüzü gark-ı ‘arakdır
**********
Harnâme
Zevk içinde cihân velî ŞEYHî
Yatur uş minnet ü belâda dahı
Bahtı zengî yüzü tek agarmaz
İşi başmaklayın başa varmaz
Râhat umdukça gördü zahmetler
Devlet isteyü buldu mihnetler
Fikr olurken hâletün sıfatı
Geldi bu kıssanun münâsebeti
MÜNÂSEBET-İ HİKÂYET
Bir eşer var idi zâif ü nizâr
Yük elinde katı şikeste vü zâr
Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Ol kadar çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamışdı yağır
Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı deri
Eydür idi gören bu sûretlu
Tan degül mi yürür sünük çatlu
Dudağı sarkmış u düşmiş enek
Yorılur arkasına konsa sinek
Toğranur idi arpa arpa teni
Gözi görince bir avuç samanı
Kargalar dirneği kulağında
Sinegün seyri gözi yağında
Arkasından alınsa pâlanı
Sanki it artuğıydı kalanı
Birgün ıssı ider himâyet ana
Ya’ni kim gösterür inayet ana
Aldı pâlanını vü saldı ota
Otlayurak biraz yüridi öte
Gördi otlakda yürür öküzler
Odlu gözler ü gerlü göğüzler
Sömürüp eyle yirler otlağı
Ki çekicek kılın tamar yağı
Boynuzı ba’zısınun ay bigi
Kiminün halka halka yay bigi
Böğrişüp çün virürler âvâze
Yankulanurdı tağ ü darvâze
Har-ı miskîn ider iken seyrân
Kaldı görüp sığırları hayrân
Geh yürürler ferâgat ü hoş-dil
Gâh yaylâ vü kışla geh menzil
Ne yular derdi ne gâm-ı pâlân
Ne yük altında haste vü nâlân
Acebe kalur u tefekkür ider
Kendü ahvâlini tasavvur ider
Ki birüz bunlarunla hilkatde
Elde ayakda şekl ü sûretde
Bunlarun başlarına tâc neden
Bize fakr ü ihtiyâc neden
Bizi ger arpa ok u yây itdi
Bunlarun boynuzun kim ay itdi
Didi bu müşkilümi itmez hal
Meger ol bir falân har-i a’kal
Var idi bir eşek firâsetlû
Hem ulu yollu hem kiyâsetlû
Çok geçürmiş zamâneden çağlar
Yükler altında sızırup yağlar
Nûh Peygamber’ün gemisinde ol
Virmiş İblîse kuyruğıyla yol
Dir imiş ben döşedimdüm döşeği
Dirilürken ölüp ’Üzeyr eşeği
Hoş-nefesdür diyü vü ihl ü fasîh
Hürmet eyler imiş humâr-ı Mesîh
Kurd korkar idi kulağından
Arslan ürker idi çomağından
Ol ulu katına bu miskîn har
Vardı yüz sürdi didi iy server
Sen eşekler içinde kâmilsin
Âkıl ü şeyh ü ehl ü fâzılsın
Anda k’ıslâh ide tapun şer ü şûr
Har-î Deccâle diyeler ker ü kûr
Menzil-i mü’minîne rehbersin
Merkeb-i sâlihîne mazharsın
Nesebündür mesel hatîblere
Nefesün hoş gelür edîblere
Sen eşeksin ne şek hakîm-i ecell
Müşkilüm var keremden itgil hall
Bugün otlakda gördüm öküzler
Gerüben yürür idi göğüzler
Her biri semîz ü kuvvetlü
İçi vü taşı yağlu vü etlü
Niçün oldu bulara enzâni
Bize bildür şu tâc-ı sultanî
Yok mıdur gökde bizüm ılduzumuz
K’olmadı yir yüzinde boynuzumuz
Her sığırdan eşek nite ola kem
Çün meseldür ki dir benî âdem
Har eger hâr ü bî-temîz oldı
Çünkü yük tartar ol azîz oldı
Bâr-keşlikde çün bizüz fâik
Boynuza niçün olmaduk lâyık
Böyle virdi cevâb pîr eşek
K’iy bilâ bendine esîr eşek
Bu işün aslına işit illet
Anla aklunda yog ise kıllet
Ki öküzi yaradıcak Hallâk
Sebeb-i rızk kıldı ol Rezzâk
Dün ü gün arpa buğday işlerler
Anı otlayup anı dişlerler
Çün bular oldu ol azîze sebep
Virdi ol izzeti bulara Çalab
Tâc-ı devlet konıldı başlarına
Et ü yağ toldı iç ü taşlarına
Bizüm ulu işimüz odundur
Od uran içümüze o dûndur
Bize çokdur hakîki buyrukda
Nice boynuz kulağ u kuyruk da
Döndi yüz derd ile zaîf eşek
Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek
Didi sehl ola bu işün aslı
Çünki şerh oldı bâbı vü faslı
Varayın ben de buğday işleyeyin
Anda yaylayup anda kışlayayın
Nice yiyem odun ile letler
Bulayın buğday ile izzetler
Gezerek gördi bir gögermiş ekin
Sanki dutardı ol ekin ile kîn
Aşk ile değdi girdi işlemeğe
Gâh ayaklayu gâh dişlemeğe
Arpa gördi gögermiş aç eşek
Buldı cân derdine ilâç eşek
Değme kerret ki şevk ile karvar
Toprağın bile götürür harvar
Eyle yidi gök ekini terle
Ki gören dir zihî kara tarla
Yiyürek toydı karnı çağnadı
Yuvalandı vü biraz ağnadı
Başladı ırlayup çağırmağa
Anup ağır yükin ağırmağa
Dimiş ol âdemî ki hoş-demdür
Niam oldukda bî-nagam gamdur
Pes idüp cûş içinde eşvâkı
Rast düzdi nevâ-yı uşşâkı
Çeker âvâze tîz ider perde
Hoş ser-âğaz ider muhayyerde
Nice düzmek ki bozdı âhengi
Perdesin açdı ol cihân nengi
Çıkarur har çün enker-ül esvât
Ekin ıssına arz olur arasât
Ağaç elinde azm-i râh itdi
Tarlasını göricek âh itdi
Dâneden gördi yiri pâk olmış
Gök ekinliği kara hâk olmış
Yüreği sovumadı söğmeg ile
Olımadı eşeği dögmeg ile
Bıçağın çekdi kodı ayruğını
Kesdi kulağını vü kuyruğını
Kaçar eşşek acıyaruk cânı
Dökilüp yaşı yirine kanı
Uğrayu geldi pîr eşek nâgâh
Sordı hâlini kıldı derd ile âh
Yermürü inleyü didi iy pîr
Har-ı rûbâh bigi pür-tevzîr
Bâtıl isteyü haktan ayrıldum
Boynuz umdum kulakdan ayrıldum
Benem ol gâm yükinde har-ı leng
Gussalar balçığında vâlih ü deng
Ne yüküm bir nefes giderici var
Ne biraz çekmeğine yarıcı var
Har gedây-iken arpaya muhtâç
Gözedürem k’urıla başuma tâc
İster iken halâldan rûzî
Varım itdüm haramîler rûzî
Ger tonuzlara olmaya buyruk
Âh gitdi kulağ ile kuyruk
Hükm-i sultâna k’ola pâyende
Çarh çâkerdürür felek bende
Kim ola bâri bir iki eclâf
K’ide tevk-i pâdişâha hilâf
Şâh kahrı ne’ûzü-billâh eger
Çarh baş çekse ide zîr ü zeber
Göklere irdi nâle vü feryâd
Dâd iy pâdişâh-ı âdil dâd
Şeyhî uzatma nâle vü âhun
Nüktedândur bilür şehen-şâhun
Ger inâyetden istesen tevfîr
Kılma devlet duâsını taksîr
Nice kim bu zamâne-i nâ-sâz
Câhile nâz vire ehle niyâz
Ne kadar kim cihân-ı bî-ihlâs
Ârifi hâric ide âmiyi hâs
Ol şehün işi izz ü nâz olsun
Düşmeninün gam ü niyaz olsun
*********
Gazel
Kangı dimağ içinde ki aşkun hevâsı yok
Bin hacc ederse merve hakıyçün safâsı yok
Dilber cemâli kâ'besini kılmayan tavâf
Yüz nûr görse gözlerinün ruşenâsı yok
Lebbeyk uranlarun arafâtında aşkınun
Teslîm-i candan özge tapuna duâsı yok
İhrâm diyü egnüme bir don geyürdi gam
Kim nice isterem eteği vü yakası yok
Hecrün berriyesinde susızın ölenleri
Yugıl gözi yaşıyla çü vaslın sakası yok
Fi'l cümle uş vefâ hareminde mücâvirem
Bîgâne gönlümün dahı hiç âşinâsı yok
Şeyhî visâli ıydına kurban olur ise
Vasl ola bir bekâya ki hergiz fenâsı yok
**********
Subh-dem Çün Çarh-ı Zerger Yeri Sim Ü Zer Kılur
Subh-dem çün çarh-ı zerger yeri sim ü zer kılur
Nite k’elde sâki câm-ı lali cân-perver kılur
Fasl-ı kış erüp yapıldıysa bâb-ı nevbahâr
Ak varaktan devr-i dehr içini pür-defter kılur
Ger hevâ serdlik edüp kâfir ede hâki ne gam
Ana k’âb-ı huşk içüben dolanur ter kılur
Hutbe-i rahmân iken zikr-i hatib-i andelib
Vâ’iz-i şeytân zâg uş agacı minber kılur
Pehlivânlık göstereydi Zülfikâr-ı berd ile
Dehr meydânında özün düldül-i Haydar kılur
Bâl-ı tâvûs-ı bahârı dökdü ‘ankâ-yı hevâ
Göz karartup zâg u peşe şimdi uş ak per kılur
Rüstem-i nevrûz aradan kaçsa tan mı rahş-veş
Hamza-i bâd-ı şitâ çün hamle-i Aşkar kılur
Çeşme-i hayvân iken hızr-ı çemende cûy-bâr
Zulmet-i gilde şitâ uş câm-ı İskender kılur
Câm-ı yûkût ile Şeyhî sen dahı la’l et ruhûn
Çün ki gördüm çarh-ı zerger yeri sim ü zer kılur
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
**********
Gazel
Bahâr mevsimidir hemdem-i sabâ olalım
Gül ile dost kohusuyle âşinâ olalım
Çü devr-i lâledir ihlâs ile kadeh tutalım
Niteki nerkis olur mest-i bîriyâ olalım
Zamâne sırrını ko gonce gibi ser-beste
Çemen safâsına gül gibi dil-küşâ olalım
Cihan fütûhuna Cem câmdır demiş miftâh
Gelin mülâzim-i câm-i cihan-nümâ olalım
Amelde ücret umunca gurûr-i tâat ile
Günehte muntazır-i rahmet-i Hudâ olalım
Bahâr-i tevbeye Şeyhî cünû demiş âkil
Bugün muvâfakat et irte pârsâ olalım
**********
NUBİŞTEN FERHÂD SÛRET-İ
ŞİRİN-RA BER-SENG
Turup Ferhâd yirinden ferah-nâk
Kuşandı mest-i şeydâ cüşt ü çâlâk
Pes itdiler bir ulu taga irşâd
Ki kûh-ı Bisütûn dinür ana ad
Anunçün kim kamu seng idi hâre
Katı buhl ehli gönli bigi kara
Bu da’vâ-gâhdan âşüfte Ferhâd
Yügürdi ol taga-dek şöyle kim bâd
Çü taş işini itmiş idi pîşe
Eline aldı evvel tîg ü tîşe
Kaya şeklinde kıldı nakş ü tasir
Ki nakkaş idemez kâğıda tahrir
Temâsil itdi dürlü işret-engiz
Hemân Gülgûn u Şîrîn Şâh u Şebdîz
Yazar şîşeyle taşa şekl-i Şîrîn
Niteki Erjeng nakşın Mânî-i Çîn
Şu resme kim kimesne görse nâ-gâh
Kalurdı ol nakşa hayrân eyleyûp âh
Rivayetdür ki bir yiğit safâdan
Olur ol sûrete âşık havâdan
Nice yıl kaldı karşusına hayrân
Ki bir kuyruk bulundu sonra dermân
Eritdi yüreği yağın anası
Ki kuyruk oldu ol derdün devâsı
Ecep mi derde dermân olsa kuyruk
Ki şimdi kuyruk ile oldı buyruk
Bu kuyrukla cihân rûbâhı bâzî
Nice bin gürg ü şîre virdi bâzî
Sakın kuyruhdan erzân oldısa narh
Ki tograr eridür bu tâbe-i çarh